Kaptan rotayı yükseğe çevirdi

FORTUNE Şubat 2008. Özgür Gözler’in Ahmet ÇEBİ röportajı

Sektöründe ilk beş arasında yer alan Kaptan Demir Çelik, rotasını yeniden belirledi. Yeni hedef, 2009’da 300-400 milyon dolarlık yüksek fırın yatırımını başlatmak.
Yıl 2000… Bugün demir çelik sektörünün en büyük beş oyuncusundan biri olan Kaptan Demir Çelik, Marmara Ereğlisi’nde çelikhane kurmak üzere ilk adımları atıyor. Yıllardır demir çelik işinde olan Çebi ailesi için bu adım çok önemli çünkü yaklaşık 100 milyon dolarlık bu yatırım sayesinde şirket bir üst lige çıkacak. Büyük bir heyecanla, makine ve teçhizat için sipariş veriliyor. Ancak şans pek yolunda gitmiyor. Makinelerin yüklendiği, ödemelerin başladığı 2001 yılında kriz patlıyor. Türkiye’de neredeyse bütün yatırım kararlarının askıya alındığı, kredi kanallarının tıkandığı, iç pazarın daraldığı o dönemde Çebi ailesi kritik bir kararın eşiğine geliyor. Kaptan Demir Çelik’in CEO’su Ahmet Çebi, o kararı nasıl aldıklarını şöyle anlatıyor: “Çaresizlikten yaptık, cesaretten değil, geri dönüşü yoktu.Yüzmeye başlamıştık, derenin ortasındaydık. Geriye dönmek yerine öbür tarafa geçtik. Çok kötü olabilirdi. Biraz biz gayret ettik, biraz da talihimiz yardım etti. Yoksa o günleri hatırlamak dahi istemiyorum. Bitiremeyeceğimi zannettiğim günlerdi.”

Kriz döneminde, yıllar önce işleri oğullarına devreden Yaşar Kaptan Çebi de tekrar yönetime geri dönüyor ve tüm aile el ele vererek sıkıntıları aşıyor. 2002’de 1,2 milyon ton kapasiteli çelikhane devreye giriyor. Kaptan Demir Çelik 2001 yılında 149’uncu sırada yer aldığı İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) “En Büyük 500 Sanayi Kuruluşu” listesinde bir anda 78 sıra birden yukarı çıkarak 2002 yılında 71’inci sıraya oturuyor. Kısacası çekilen cefanın semeresini görmeleri çok da uzun zaman almıyor.

Demir çelikte fiyatların tüm dünyada yükselmesinin de yardımıyla, Kaptan, sonraki yıllarda büyüme başarısını daha da ileriye taşıyor. 2007 yılı cirosu 650 milyon dolara ulaşan şirket, İSO’nun son listesinde 38’inci sıraya kadar yükselmiş durumda. Bundan sonrasında da durmayı pek düşünmüyor. Ahmet Çebi, planladıkları yatırımları heyecan duyarak anlatırken, “Kazandığımızı yanımızda götürecek halimiz yok. Tabii ki yatırım yapacağız. Yaşımız daha genç, çalışmamız lazım” diyor.

1964 yılında 10 bin tonluk üretimle yola çıkan Kaptan, bir aile şirketi. Şirketin kurucusu Yaşar Kaptan Çebi, Türkiye’nin geniş ailelerinden birinin üyesi. 1950’lerde Yaşar Kaptan Çebi’nin babası Trabzon limanının karşısında demir çelik ticareti yapıyor. O dönemde Karabük’ten demir alan ve Trabzon’a getirip babasıyla birlikte satan Yaşar Kaptan Çebi, 1958 yılında babasının vefatının sonrasında işin başına geçiyor 1964 yılında Karabük’e gelerek demir çelik sektörüne sanayici olarak ilk adımını atıyor. Özel sektörün demir çelik işine pek de girmediği bu yıllarda 10 bin tonluk üretim yapan bir haddehaneyle işe başlıyorlar. 1975 yılına kadar kapasite 70 bin tona çıkarılıyor.

1970’li yılların ilk yarısında Karabük’te yaşayan Yaşar Kaptan Çebi, İstanbul’da okuyan oğulları için Perşembe Pazarı’nda bir ofis açıyor. O sırada Marmara Üniversitesi Ekonomi Fakültesi’nde öğrenci olan büyük oğlu Ahmet Çebi ve İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde okuyan Tayfun Çebi her gün okuldan sonra buraya giderek çalışma hayatına ısınıyor. Yazları da babalarının yanına dönerek üç ay fabrikada çalışan oğullarına çok güvenen Yaşar Kaptan Çebi, birkaç yıl sonra tüm işleri onlara devrediyor.

Oğulların yönetimindeki Kaptan Demir Çelik, 90’lı yılların başında Çorlu’da bir haddehane ve çelikhane kurma kararı veriyor. İlk etapta 150 bin ton kapasiteyle Çorlu’da inşaat demiri üreten haddehane faaliyete sokuluyor. Ancak lokasyonunun limana uzaklığı nedeniyle hemen bu haddehanenin yanına yapılması planlanan çelikhane tesisinden vazgeçiliyor. Sonrasında demir çelik işinin olmazsa olmazı Martaş limanı, 1993 yılında Marmara Ereğlisi’nde kendileri tarafından kuruluyor. Limanla birlikte, daha önce ertelenen çelikhane yatırımı da tekrar gündeme geliyor ve 2002’de üretime başlıyor.

Bugün Kaptan Demir Çelik’in Karabük’te ilk kurulduğu yerde, yenilenerek butik üretim yapan ve ABD ve İngiltere gibi ülkelere profil ihracatı gerçekleştiren 70 bin tonluk bir haddehanesi bulunuyor. Marmara Ereğlisi’nde yapılan liman yatırımının ardından buna yakın bir çelik tesisi ve ona entegre haddehane yapılıyor. Bu tesislerin yapımı 2006 yılında bitiriliyor. Bütün bu yatırımlarla üretim kapasitesi 1,5 milyon tona çıkıyor.

Bugün, şirketin CEO’luğunu daha çok yatırım kararlarıyla ilgilenen üçüncü kuşaktan Ahmet Çebi yürütüyor. Kardeşi Tayfun Çebi, dış ticaret konularıyla iştigal ediyor. Aslında seramik sanatçısı olan kız kardeşleri Arzu Efe, birkaç yıl önce aile şirketinde yönetim kurulu üyesi olarak çalışmaya başladı. Başta Karabük’te olmak üzere eğitim ve spora verdiği destekle tanınan Yaşar Kaptan Çebi ise yönetim kurulu başkanı olarak Marmara Ereğlisindeki tesislerin başında yoğun bir tempoyla çalışıyor.

Kaptan Demir Çelik, 2007 yılını 400 milyon doları ihracat olmak üzere yaklaşık 750 milyon dolar ciroyla kapattı. ABD, Rusya, AB ülkeleri, Kuzey Afrika, Arap Ülkeleri, Romanya ve Bulgaristan gibi ülkelere ihracat yapan şirketin hedef pazarları arasında Sudan, Nijerya, Çad gibi ülkeler yer alıyor. Diğer ülkelerin hemen hemen hepsinde artık üretimin başladığını söyleyen Ahmet Çebi, “Mecburen artık bu ülkelerin kapılarını çalmak durumundayız. Lojistik açıdan oldukça zor olmasına rağmen başarmanın bir yolunu bulacağız” diyor.

Şirket, 2010 yılında ise yeni bir eşiği atlamanın planlarını yapıyor. 2010’da yüzde 40 oranında büyümeyi hedeflediklerini anlatan Ahmet Çebi, bunun için bu tarihe kadar ağır profil üretim tesisi, sonrasında ise yüksek fırınlı bir demir çelik tesisi kurmayı planladıklarını söylüyor. 2008-
2010 yılları arasında 70 milyon dolarlık bir yatırımla Ereğli’deki çelikhanenin yanına 300-400 bin ton kapasiteli ağır profil üretecek bir tesis kurulacak.Yassı çeliğe girmelerinin söz konusu olmadığını belirten Ahmet Çebi, ağır profil üretmeyi düşündüklerini söyleyerek “Özellikle H, E profilde Türkiye’nin açığı var. Bu dünyada inşaatlarda kullanımı teşvik edilen bir profil sistemi. Biraz hızlandık bu konuda” diyor.
2010 yılı hedeflerine sadece yeni yatırımlarla değil, aynı zamanda mevcut tesislerde teknolojik yatırım yapılarak verimlilik artışıyla da ulaşılacak. Demir çelik sektöründe rekabetçiliği artırmak için teknolojiye sürekli yatırım yapılması gerektiğini belirten Ahmet Çebi, tesislerde kullandıkları alet ve ekipmanların sürekli değiştiğini anlatıyor. Bu sektörde rekabet edebilmek için ocaklarda, elektrik trafolarında, dökümlerde kullanılan malzemelerde tasarruf sağlayacak gelişmelerin takip edilmesi gerektiğine değinerek şöyle devam ediyor: “Parayı bankaya faize koymak yerine yatırıma harcayacaksınız. Teknoloji sürekli gelişiyor. Yeni yatırım için beş seneden fazla bekleyemezsiniz. İki yıl önce ocağın kapasitesini, çapını geliştirerek üç şarj yerine iki, dört yerine üç şarjlı kazanmanın yolunu bulduk. Hurdalar kötüleşmesine rağmen şarj adedimi artırmadık. Trafolarımızı büyüttük. Böylece verimlilikte artış sağladık. Şimdi vinçlerimizi sağlamlaştırıp büyütüyoruz. Döküm makinesinde kaliteli çelik yapabilmek için çeşitli alternatifler arıyoruz. İki yıl içinde bunları hayata geçireceğiz. Komple yeni yatırım yapmadan önce orta ölçekli, ufak tefek değişiklikler yapmayı planlıyoruz.”

Ancak tüm bunların ötesinde şu aralar Ahmet Çebi için en büyük hedef, yüksek fırınlı bir demir çelik tesisi kurmak. Gelişmekte olan Türkiye pazarının yabancıları etkilediğini söyleyen Çebi, “Demir çelik sektörü iyi oynarsanız ayakta kalabileceğiniz; aksi halde çok tehlikeli bir sektör. Çünkü hammaddenizi dışarıdan alıyorsunuz. İnşaat demiri üretiminde Türkiye şu anki politikayla devam ederse, bu alandaki firmaların ileride çok sıkıntı yaşayacağını düşünüyorum. Ama ağır profil, yassı çelik ya da hurdaya bağımlı olmayan yüksek fırın alanındaki oyuncular ayakta kalacak. O nedenle biz niyetleniyoruz zaten” diye konuşuyor.

Hammaddede ithalata bağlılığın Türkiye için büyük bir sorun olduğuna ve gelecekte de bu sorunun süreceğine değinen Ahmet Çebi, “Bu nedenle hurdaya dayalı üretim biçimini bir kenara bırakarak Kardemir, İsdemir, Erdemir gibi, yüksek fırınlarda üretim yapmak istiyoruz. Zorlanacağımızı bile bile denemek istiyoruz. Nasıl 2001 krizini atlattıysak, bunu da deneyeceğiz” diyor. Çebi, beş yılda tamamlanması beklenen bu tesis için 300-400 milyon doların üzerinde bir yatırım yapacaklarını söylüyor. Tesisin yeri henüz belli değil ancak yurtiçinde olacağı kesin. Yabancı bir ortak almayı düşünüp düşünmediğini sorduğumuzda bu tip fırsatları da değerlendirdiklerini belirten Ahmet Çebi, projeyle ilgili detayların yaz aylarında netleşeceğini söylüyor.

Demir çelik, Çebi ailesinin tek iş kolu değil. Farklı sektörlerle de ilgilendiklerini söyleyen Ahmet Çebi, kendi ihtiyaçlarını karşılamak üzere 2003 yılında 500 milyon kilowatt enerji üreten, doğalgazla üretim yapan bir tesis kurarak Çebi Enerji ile enerji işine girdiklerini anlatıyor. Bugün enerjide büyüme planları yapılıyor ama bu sefer otoprodüktörlük ile sınırlı kalmak yerine, piyasada bir oyuncu olma hedefi var. Doğalgazda yükselen fiyatlar nedeniyle çok sıkıntı çektiklerini söyleyen Çebi, “Enerji konusunda çok kenarda kalmak istemiyoruz. Şu anda termik alanında çok az kullanılmış bir iki tesisin pazarlığını yürütüyoruz. Pazar çok sıkışık olduğu için yenisini beş yıldan önce alamıyorsunuz. Az kullanılmış bir tesisi 2-2,5 yıl içinde devreye almayı çok istiyoruz. Bunun için de 300 megawatt’lık tesis için 150-200 milyon dolar civarında bir yatırım olacaktır” diyor. Çok büyük olmasa da bir armatörlük geçmişi olan aile sektörün dışında kalmayacak şekilde, Nur Gemicilik ve Çebi Denizcilik şirketleriyle, 2 adet yeni gemiyle faaliyetlerini sürdürüyor.*Ayrıca yeni imal edilmekte olan 60ar bin tonluk 2 adet kuruyük gemiside seneye bu tarihlerde filomuza ilave olarak katılacaktır. Fırsatları değerlendirdikleri söyleyen Ahmet Çebi, bunun dışında limanın kullanım kapasitesini yüzde 50 oranında büyüteceklerini, bunun için de 10 milyon dolar yatırım yapacaklarını ekliyor.

Bu yıl Kartal-Yakacık bölgesinde ellerinde bulunan gayrimenkulleri değerlendirmek üzere bir grup kurarak inşaat işine girebileceklerini söyleyen Çebi, bu projenin netleşmesi için öncelikle ünlü mimar Zahadi’nin yürüttüğü Kartal Değişim Planı’nın bitmesi gerektiğini anlatıyor. Sonrasında kendi bölgelerinin yapılandırılmasına göre bu işe yöneleceklerini söylüyor.

İş hayatında kazandıklarını tekrar işe yatırma felsefesiyle büyümeye çalışan Kaptan Grubu, 2001 krizinden büyüyerek çıkmanın verdiği cesaretle tekrar makul riskler almak için hazırlık yapıyor. Yatırım yapmanın da, yapılan yatırımın geri dönüşünün de uzun sürdüğü demir çelik sektöründe Kaptan Demir Çelik’in hangi sonuçlara ulaşacağını ise zaman gösterecek.